Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Küreselleşmenin etkisiyle birlikte farklı ülkelerden bireylerin evlilik yapması, farklı ülkelerde yaşam kurması ve uluslararası aile ilişkilerinin artması doğal bir süreç haline gelmiştir. Ancak bu çeşitlilik, bazı durumlarda ciddi hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle boşanma sürecinde ya da ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklarda ortaya çıkan uluslararası çocuk kaçırma, günümüzde en çok karşılaşılan aile hukuku problemlerinden biridir.

Uluslararası çocuk kaçırma, çocuğun bir ebeveyn tarafından diğer ebeveynin rızası olmadan başka bir ülkeye götürülmesi veya götürüldüğü ülkede haksız şekilde alıkonulmasıdır. Bu durum yalnızca ebeveynler arasında değil, aynı zamanda farklı hukuk sistemlerine sahip devletler arasında da ciddi uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Çocuk açısından ise bu süreç, hem psikolojik hem de sosyal gelişimini olumsuz etkileyen bir travma haline gelebilmektedir.

Lahey Sözleşmesi ve Önemi

Uluslararası çocuk kaçırma davalarının çözümünde en temel düzenleme, 25 Ekim 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme, çocuğun haksız şekilde başka bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulmasını önlemeyi ve çocuğun alıştığı sosyal ortama en kısa sürede geri dönmesini sağlamayı amaçlar.

Türkiye, 2000 yılında Lahey Sözleşmesi’ne taraf olmuş ve bu sözleşmenin uygulanmasını kabul etmiştir. Böylece Türkiye, hem kendi vatandaşlarının hem de yabancıların taraf olduğu uluslararası çocuk kaçırma vakalarında bu sözleşme hükümlerine göre hareket etmektedir. Sözleşmenin temel amacı, çocuğun üstün yararını gözetmek ve ebeveynler arasındaki hukuki çatışmaların çocuğa zarar vermesini engellemektir.

Uluslararası Çocuk Kaçırma Davalarında Süreç

Bir çocuğun haksız şekilde yurtdışına götürülmesi veya alıkonulması durumunda süreç şu şekilde işler:

  • Başvuru: Çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya alıkonulduğu ülkenin yetkili makamlarına başvuru yapılır. Türkiye’de bu makam Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’dür.
  • Yetkili Mahkeme: Başvuru, ilgili ülkede yetkili mahkemeye iletilir. Mahkeme çocuğun iadesine dair yargılama yapar.
  • Yargılama: Mahkeme, çocuğun hangi ülkede yaşamaya devam etmesinin onun üstün yararına olduğuna karar verir.
  • İade veya Alıkoyma: Mahkemenin kararına göre çocuk iade edilir veya bulunduğu ülkede kalmaya devam eder.

Bu sürecin hızlı ve etkili bir şekilde ilerlemesi, çocuğun travma yaşamaması açısından kritik önem taşır.

Velayet ve Uluslararası Çocuk Kaçırma İlişkisi

Çocuk kaçırma davaları çoğu zaman velayet uyuşmazlıklarıyla bağlantılıdır. Boşanma sürecinde velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocuğu diğer ebeveynin izni olmadan başka bir ülkeye götürebilir. Bu durum hem ulusal hukuk hem de Lahey Sözleşmesi açısından hukuka aykırıdır.

Velayet, çocuğun bakımını, eğitimini, korunmasını ve genel gelişimini kapsayan bir sorumluluktur. Mahkemeler velayet kararlarını verirken temel ölçüt olarak çocuğun üstün yararını dikkate alır. Uluslararası çocuk kaçırma davalarında da bu ilke esas alınır. Mahkemeler, ebeveynlerin kişisel isteklerinden çok çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına odaklanır.

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Her uluslararası çocuk kaçırma davasında, mahkemelerin esas aldığı en önemli kriter çocuğun üstün yararıdır. Bu ilke, çocuğun güvenliği, sağlığı, eğitim hakkı ve sosyal çevresi gibi unsurları içerir.

Örneğin, çocuğun alıştığı kültürel ortamdan koparılması onun gelişimini olumsuz etkileyecekse, mahkeme çocuğun mevcut ülkesinde kalmasına karar verebilir. Ancak çocuğun bir ebeveynle kalması güvenliği için risk oluşturuyorsa, velayet diğer ebeveyne verilebilir. Bu kararlar tamamen çocuğun psikolojik ve sosyal ihtiyaçları gözetilerek alınır.

Türkiye’de Uluslararası Çocuk Kaçırma Davaları

Türkiye, coğrafi konumu ve uluslararası aile yapıları nedeniyle çocuk kaçırma davalarıyla sıkça karşılaşmaktadır. Türk vatandaşları ile yabancı uyruklu kişilerin evliliklerinden doğan çocukların, ebeveynlerden biriyle yurtdışına götürülmesi yaygın bir durumdur.

Türk mahkemeleri, bu tür davalarda hem Türk Medeni Kanunu hem de Lahey Sözleşmesi hükümlerini dikkate alır. Çocuğun Türkiye’ye iadesi veya yurtdışına gönderilmesi süreçlerinde temel ölçüt her zaman çocuğun üstün yararıdır.

Uluslararası Çocuk Kaçırma Davalarında Karşılaşılan Sorunlar

Bu tür davalarda genellikle şu sorunlar yaşanmaktadır:

  • Çocuğun bulunduğu ülkenin farklı bir hukuk sistemine sahip olması

  • Mahkemeler arasında uzun süren yetki tartışmaları

  • Ebeveynler arasındaki iletişimsizlik

  • Çocuğun farklı kültürel ve dilsel ortamlarda uyum sorunu yaşaması

  • Mahkeme kararlarının uygulanmasında yaşanan gecikmeler

Bu tür zorluklar, sürecin profesyonel avukatlar aracılığıyla yönetilmesini zorunlu kılmaktadır.

Avukatın Rolü

Uluslararası çocuk kaçırma davaları, teknik bilgi ve uluslararası hukuk bilgisi gerektiren davalardır. Delillerin doğru şekilde toplanması, başvuruların süresinde yapılması ve mahkemelerde güçlü argümanların sunulması sürecin başarılı sonuçlanması için hayati öneme sahiptir.

Milara Hukuk, uluslararası çocuk kaçırma ve velayet davalarında deneyimli avukat kadrosuyla müvekkillerine kapsamlı destek sunmaktadır. Hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki süreçlerde danışmanlık sağlayarak, çocukların güvenliği ve ebeveynlerin haklarının korunması için profesyonel çözümler üretmektedir.

MilAra Hukuk’un Hizmetleri

Milara Hukuk, uluslararası çocuk kaçırma ve velayet davalarında şu hizmetleri sunmaktadır:

  • Lahey Sözleşmesi kapsamında başvuruların hazırlanması

  • Çocuğun iadesi sürecinde ulusal ve uluslararası kurumlarla iletişim kurulması

  • Velayet davalarının titizlikle takibi

  • Çocuğun üstün yararı ilkesine uygun hukuki çözümler geliştirilmesi

  • Yurt dışındaki hukuk bürolarıyla iş birliği yaparak sürecin hızlandırılması

Milara Hukuk’un yaklaşımı, yalnızca ebeveynlerin haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda çocukların geleceğini güvence altına almayı amaçlar.

Uluslararası İş Birliğinin Önemi

Uluslararası çocuk kaçırma davaları, çoğu zaman tek bir ülkenin hukuk sistemiyle çözülemez. Çünkü çocuk farklı bir ülkede bulunmakta ve o ülkenin hukuk kuralları da devreye girmektedir. Bu nedenle uluslararası iş birliği büyük önem taşır. Türkiye’nin taraf olduğu Lahey Sözleşmesi de bu iş birliğini kolaylaştıran en önemli araçtır.

Milara Hukuk, yabancı hukuk bürolarıyla iş birliği yaparak müvekkillerine uluslararası düzeyde destek sağlamaktadır. Böylece süreç hem daha hızlı ilerlemekte hem de daha etkili sonuçlar alınmaktadır.

Çocuğun Psikolojik Sağlığının Korunması

Uluslararası çocuk kaçırma davalarında yalnızca hukuki değil, psikolojik boyut da göz ardı edilmemelidir. Çocuğun bir ülkeden diğerine zorla götürülmesi, onun güven duygusunu zedeler ve psikolojik travmalara yol açabilir. Mahkemeler bu nedenle karar verirken çocuğun psikolojik sağlığını korumayı öncelikli kriter olarak dikkate alır.

Avukatlar da bu süreçte yalnızca hukuki değil, insani açıdan da çocukların üstün yararını gözetmelidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Uluslararası çocuk kaçırma davaları ne kadar sürer?
Süre davanın karmaşıklığına ve taraf ülkelerin iş birliğine göre değişir. Ancak çocuğun zarar görmemesi için süreçlerin hızla sonuçlandırılması amaçlanır.

Lahey Sözleşmesi’ne taraf olmayan ülkelerde süreç nasıl işler?
Eğer çocuk, Lahey Sözleşmesi’ne taraf olmayan bir ülkeye götürülmüşse süreç daha karmaşık hale gelir. Bu durumda iki ülke arasındaki ikili anlaşmalar veya diplomatik yollar devreye girer.

Çocuğun görüşü dikkate alınır mı?
Evet. Belirli bir olgunluğa ulaşmış çocukların görüşleri, mahkeme tarafından dikkate alınır.

Velayet sahibi olmayan ebeveynin çocukla görüşme hakkı var mıdır?
Evet. Mahkemeler velayet sahibi olmayan ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma hakkını gözetir.

Uluslararası çocuk kaçırma ve velayet davaları, uluslararası boyutu olan en hassas aile hukuku uyuşmazlıkları arasındadır. Çocukların güvenliği, sağlığı ve psikolojik gelişimi bu süreçlerde en önemli kriterdir. Türkiye’nin taraf olduğu Lahey Sözleşmesi, çocukların haksız yere alıkonulmasını önlemeye yönelik en güçlü hukuki araçtır.

Bu tür davaların karmaşıklığı, uzman avukat desteğini zorunlu hale getirir. Milara Hukuk, deneyimli kadrosuyla uluslararası çocuk kaçırma ve velayet davalarında müvekkillerine profesyonel destek sunarak, hem çocukların güvenliğini hem de ebeveynlerin haklarını etkin şekilde korumaktadır.

Leave a comment