Aile Hukuku Nedir? Toplumun Temel Yapısına Hukuki Bakış
Aile Hukuku, bireylerin evlilik, boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi özel hayatlarını doğrudan ilgilendiren ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Toplumun en küçük birimi olan ailenin sağlıklı şekilde kurulması, devam etmesi ve sona ermesi süreçlerinin hukuki çerçevede yürütülmesi, hem birey hem toplum yararı açısından hayati öneme sahiptir.
Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabı olan Aile Hukuku, hem evli çiftler arasındaki hak ve yükümlülükleri hem de çocukların korunmasına ilişkin düzenlemeleri kapsar. Bu alandaki uyuşmazlıklar genellikle duygusal boyutu yoğun süreçler olduğundan, hem hukuki bilgi hem de hassasiyetle yaklaşılması gereken davalardır.
Evlilik ve Evliliğin Şartları
Aile Hukuku’na göre evlilik, kadın ve erkeğin resmi nikâh yoluyla kurduğu bir birlikteliktir. Bu birliktelik, karşılıklı hak ve yükümlülükleri beraberinde getirir. Evlilik akdi, sadece sosyal değil, aynı zamanda hukuki bir sözleşme olarak da değerlendirilir.
Türkiye’de yasal evlilik yaşı, kadın ve erkek için 18’dir. Ancak 17 yaşındaki bireyler, anne-baba izniyle; 16 yaşındakiler ise hâkim kararıyla evlenebilir. Resmi nikâh yapılmadan gerçekleşen dini nikâhlar, hukuken geçerli kabul edilmez ve bu durum tarafların haklarını zayıflatır.
Evlilikle birlikte eşler arasında mal rejimi, ortak yaşam yükümlülüğü, sadakat ve dayanışma sorumluluğu başlar. Bu yükümlülükler, evliliğin sona ermesi durumunda da önemli sonuçlar doğurur.
Boşanma Süreci ve Boşanma Sebepleri
Evliliğin çeşitli sebeplerle sürdürülememesi durumunda, eşler boşanma davası açarak evliliği sonlandırabilir. Boşanma davası, anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere ikiye ayrılır.
Anlaşmalı boşanma, eşlerin tüm konularda (nafaka, velayet, mal paylaşımı) uzlaşmış olduğu davalardır. En az 1 yıl evli kalınmış olması şarttır. Dava hızlı şekilde sonuçlanabilir.
Çekişmeli boşanma ise taraflar arasında anlaşmazlık olan durumlarda açılır. Bu tür davalarda mahkeme tanık dinler, delil toplar ve tarafların taleplerini değerlendirir.
Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda özel ve genel sebepler olarak düzenlenmiştir. Aldatma, şiddet, terk, akıl hastalığı gibi özel sebeplerin yanı sıra, evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma sebebi olarak yer alır.
Velayet Davaları ve Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Boşanma sonrasında en önemli konulardan biri çocuğun velayetidir. Velayet, çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve gelişiminden sorumlu olma hakkıdır. 18 yaşından küçük çocukların velayeti, anne veya babaya bırakılır. Mahkeme karar verirken çocuğun üstün yararını esas alır.
Velayet hakkı, sadece fiziksel bakım değil; çocuğun duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından da değerlendirilen kapsamlı bir sorumluluktur. Velayeti alan ebeveyn, diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma hakkına da saygı göstermelidir.
Velayet kararları kesin değildir. Koşullar değiştiğinde, diğer taraf velayet değişikliği talebinde bulunabilir. Özellikle çocuğun ihmali, şiddet görmesi, eğitiminin aksaması gibi durumlar bu süreci tetikleyebilir.
Nafaka Türleri: Tedbir, Yoksulluk ve İştirak Nafakası
Nafaka, boşanma veya ayrılık sonrası bir tarafın diğerine veya çocuğa maddi destek sağlaması anlamına gelir. Türk hukukunda üç temel nafaka türü bulunur:
Tedbir nafakası: Boşanma davası süresince maddi desteğe ihtiyacı olan eş veya çocuk lehine bağlanır.
Yoksulluk nafakası: Boşanma sonrası maddi olarak zor durumda kalan eşin, diğer eşten yardım alması için bağlanır. Genellikle süresizdir.
İştirak nafakası: Çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderlerini karşılamak amacıyla velayet kendisine verilmeyen ebeveynin ödediği nafakadır.
Nafakanın miktarı belirlenirken tarafların gelir durumu, yaşam standardı, çocuk sayısı gibi kriterler dikkate alınır. Nafaka kararları da değiştirilebilir. Gelir değişikliği, evlilik, çocuk büyümesi gibi durumlar yeniden dava açma hakkı doğurabilir.
Mal Rejimi ve Mal Paylaşımı
Evlilik birliği içinde edinilen mallar üzerinde eşlerin hakları, mal rejimi ile belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu rejime göre evlilik süresince elde edilen mallar ortak kabul edilir ve boşanma sonrası yarı yarıya paylaşılır.
Ancak evlilikten önce edinilen mallar, bağış ve miras yoluyla gelen mallar kişisel mal olarak kabul edilir. Eşler isterse evlilik öncesinde veya sonrasında mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı gibi farklı mal rejimlerini noterde düzenleyebilir.
Mal paylaşımı, boşanma kesinleştikten sonra açılacak ayrı bir dava ile yapılır. Uygulamada bu süreç, boşanma davasından sonra gelen en kritik hukuki aşamadır ve çoğu zaman çekişmelidir.
Aile Mahkemelerinde Yargılama Usulü ve Avukatın Rolü
Aile Hukuku’na ilişkin davalar, aile mahkemelerinde görülür. Bu mahkemelerde görevli hâkimler, genellikle sosyal hizmet uzmanı, pedagog ve psikolog desteğiyle birlikte karar verir. Yargılama sürecinde hâkim, sadece tarafların beyanlarını değil, çocukların psikolojisini, tarafların yaşam koşullarını ve sunulan delilleri değerlendirir.
Aile hukuku davaları, duygusal yoğunluğu yüksek süreçlerdir. Bu nedenle hem tarafların haklarının korunması hem de sürecin hızlı ve doğru yönetilmesi açısından aile hukuku avukatının rolü çok büyüktür. Avukat, sadece hukuki danışmanlık sağlamakla kalmaz; uzlaşma yollarını da değerlendirerek taraflar arasında yapıcı çözümler üretilmesini sağlar.